Baba Zula grubunun üyesi Periklis Cukalas’ın Balkon3 röportajı

Baba Zula 2012: Periklis Cukalas, Murat Ertel, Umi Deniz, Kosar Kamçi, Levent Akman
Baba Zula konseri! Onların söylediklerine göre sözkonusu konser sıradan bir olay değil, bütünsel bir sanatsal deneyimin yanı sıra “görsel-işitsel bir şölen” anlamına gelmektedir. Baba Zula üyeleri öyle denilen “İstanbul psihodelilerini” temsil etmektedirler. Zenginlik, teklif ve şehrin dinamiklerini ifade eden karmaşık bir proje. Elektronik ve akustik enstrümanlar, şiir, oryantal dans ve tiyatro gibi kostüm ve sanat çeşitlerini kullanmaktadırlar. Yunanistan’da Fatih Akın’ın İstanbul Belgeseli ( Köprüyü geçerken, 2005) ile tanındılar. Tabii ki önceden Türkiye ve Uluslararası çok sayıda sanatçılarla işbirliği yapmışlar. Yunanistan’a geçişlerinde ilk önce Selanik’e daha sonra Pire’nin ünlü “Passport” kulübüne yerleştiler. Onları orada ziyaret ettik..Yunanlıların deyişine göre kulüpte “iğne atsan yere düşmez” kadar kalabalık vardı.
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=hhDezmxA-0Y
Bu şaşırtıcı değil….kalabalık olacağını tahmin ederek Periklis Cukalas ile görüştüğümüzde Balkon3 röportajını konser öncesi yapmamızı istedim, teklifimi nazikçe kabul etti. Periklis başarılı bir müzisyen, Baba Zula ile şu anki işbirliği ise yaratıcılık köprülerinin (özellikle müzik alanında) Türkiye ile Yunanistan’ı sıkı bir şekilde birleştirmenin tipik bir örneğini oluşturuyor.

Periklis Cukalas
Grub nasıl kuruldu… ilham kaynağı, hayranlık ve etkiler nelerdir?
Baba Zula grubu daha önce var olan “Zen” grubunun iki üyesi, Murat Ertel ve Levent Akman tarafından kurulmuş. Baba Zula grubu olarak 1996 yılında ortaya çıktı. İlham kaynağımız herhangi bir konu olabiliyor. Kişiler, siyasi veya dini durumlar, ruh hali, sosyal gruplar, yaşam şekli yada insanlara bir şey söylecek konu olduğunu hissettiğimizde ilham kaynağımız olabiliyor. Gerçeğe, birliğin gücüne, herhangi kötü bir şeye yaratılan dirençe, gerçekçiliğe, hayallere ve yaratıcılığa hayran kalıyoruz.
http://www.youtube.com/watch?v=6qQrPjlchUQ&feature=player_detailpage
“Pırasa” Baba Zula Pire’de konuklarla beraber şarkı söylüyor
Grupun müziğe katmak istediği yeni, özel şey nedir?
Grubun temel amacı müzük alanında yeni yada farklı bir şey göstermek değil, sadece kendi müziğini ve sözlerini sunmak istiyor. Biz Doğu ve Batı, Kuzey ve Güney’den çeşitli müzikal ve sanatsal etkiler ile büyüdük. Bu yüzden bu tüm elemenların kaynaştığı doğal bir durumdur.
Özellikle önemli olduğunu düşündüğünüz herhangi bir eseriniz var mı?
Raison d’etre dışında, tüm diğer çalışmalarımız bizim düşüncelerimizi yansıtarak eşit şekilde ilgilendiğimiz sorunları dile getirmektedir. Yarattığımız eserleri seviyoruz, insanları bizi anladıkları ve destekledikleri için memnunuz.
Seyirci büyük bir hevesle psihodeli oryantal dansı bekliyordu … “Çöl aslanları” Pire’den canlı
Yunanistan’da müzi sanatçısı olarak hikayeniz nasıldır, yollarınız nasıl kesişti?
Müzik hikayem, aslında benim hayat hikayem, müzikle ilk temasım bebekken, babamın grubunun turnelere gittiği kamyonette başladı. Yani her şey doğal gelişti, enstrümanlara olan ilgim erken yaşlarda başladı. Ardından yolculuklar, konserler ve bugüne kadar devam etti…ne zaman başladı söylemem mümkün değil. Uzun yıllar, yaklaşık 15 yıl Suudi Arabistan’da Araplar, Hintliler ve digger Asyalı göçmenleri ve müzisyenler arasında büyüdüm. Hala farklı müzikal ve çaoğrafi koordinatları ülkelerde işbirliği yaptığım insanlarla yaşıyorum. Örneğin Hainides ile uzun dönem süren işbriliğinin ardından, Glykeria devam etti. Şimdi ise benim grubum Baba Zula dışında Diamanda Galas ve Voivod ile de çalışıyorum. Ayrıca ud profesörlüğü yanı sıra klasik Osmanlı müziği ve doğu Akdeniz’deki halk gelenekleri ile ilgili çalışmalarım var. Bu arada Din Bizans müziği ve Kuzey Hindistan (Hindustan) klasik möziği eğitimi de aldım. Yani, bildiğiniz gibi, doğu Akdenizde her müzisyen İstanbul’u üs yada temel yerlerden biri olarak görmektedir. Baba Zula’nın diğer üyeleri ile ne zaman tanışacağımız ve birbirimize birçok yakın olduğumuz anlamak sadece zaman meselesiydi.
“Zaniye” şarkısında esrik izleyiciler (Pire’den canlı)
Konser turnesi için planlarınız (bizim Balkan ülkelerinde sizi görebileceğimiz yerler) nelerdir?
Devamlı konserlerimiz var. 2012 yılında yaptığımız dünya turundan sonra konserlerimiz hız kesmedi ve dünyanın her yerinde çalıyoruz. Yunanistan’dan sonra Hindistan’a gidiyoruz ve böylece devam edecek…daha fazla biligi almak için www.babazula.com sitemizi ziyaret edeblirsiniz.
Yunanistan müzik kültürü Baba Zula için ilginç mi?
Yunanistan sanatsal, kültürel, sosyal, geleneksel olsun birçok nedenden dolayı özellikle ilginç bir yer. Her alanda birçok ortak özelliklerimiz var, sadece müzik kültürü açısından değil.
İstanbul hakkında birkaç söz söyleyebilir misiniz – sanatsal ve her günlük yaşam açısından baktğınızda.
İstanbul Doğu Akdeniz metropolu ve benim doğum yerim. Birkaç kelime az olur, biliyorsunuz, insanlar bilimsel çalışmalar, kitaplar, şiirler yazıyorlar, insan kaderleri var, başka ne diyebilirim ki….Şehir ile ilgili benim söyleyeceklerimden kendi deneyimleriniz ile daha fazla ilgilenirsiniz. İstanbul her zaman çeşitli insan, kültür, gerilim, hayat, sanat, çalışma ve sonsuz bir yolculuk için çok kültürlü mozaik olmuştur. Benim Levent’teki arkadaşım şöyle diyor, her gün evden çıkarken, eve gelinceye kadar neler yaşayacağınız belli değil! Bu bizim ve şehirdeki tüm sanatçılar için asıl ilham kaynağını oluşturuyor.
Sakıncası yoksa klişe bir soru ( ancak bizim Balkon için ilginç): Siz şahsen ve Baba Zula Grubu Türkler ve Yunanlılar arasındaki ilişkiler hakkında düşünceniz nelerdir? Örneğin kültürlerin uyumluluğu hakkında?
İki ülke halkının tarihi, çok önemli olmasının yanı sıra aynı zamanda çok ilginç olduğunu düşünüyorum. Bölen unsurlar yerine bizi birleştiren unsurların daha çok olduğunu düşünüyorum, tarihlerimiz bir kez birleşti ve tüm kuşaklar ve yüzyıllar için ortak bir yol izlediler. Onlar değişti ve iki halk farklı yeni dinlere itildi. Türkler daha önce islam dininde, Yunanlılar ise Hıristiyanlar değildi. Resmi devlet yetkilileri tarafından başarılı bir şekilde gizlenen birçok önemli öğeler var. Birkaç kişinin lehine giden ve kitleleri kontrol etmek amacıyla müttefikler ve seçmenler arasındaki suni düşmanlığı tutmaktadırlar. Burada faşizim ve militarizim ise enkazları toplamaktadırlar. Onların ifade ettikleri gibi kitleler farklılıklara saygı gösteren ve gelecek için vizyon sahibi olan güzel, eğitimli insanlar, komşular, akraba ve arkadaşlardan oluşuyor. Söylediğim gibi gerçekler bunlar ve mitler, hikayeler, yarı öğretiler, nefret ve askerle sulandırılamaz.

„I Scream Ice Cream“ L.P.
Türk ve Yunanlar ayrıca diğer komşular da, kelimenin tam anlamıyla – kardeşler, soy ağaçları öyledir. Ancak, biz sadece ansiklopedik olarak “kan” için ilgileniyoruz. Aşkla oluşan şeyleri düşünmemiz gerekiyor, boşuna, nefretten dökülen kanı değil.
http://www.youtube.com/watch?v=G2SzPoWOnWc&feature=player_detailpage
„Atina“
Konsere gelince…? Periklisin gibi aynı promlemleri yaşıyorum – Duygu ve deneyimi nasıl tanımlayabilrim. Müzik harika, dünleniyor ancak aynı zamanda manevi olduğunu düşünüyorum. Basitçe tüm heyecanlanan izleyiciler gibi bırakın müzik sizi de yönetsin. Aynı zamanda grup ile ilişkim de doğal bir şekilde gelişmektedir. Bu deneyimi yaşamanız gerekiyor.
Kısa bir süre sonra tekrar komşuya geçmeleri dileğiyle…derin teşekkürlerimizi sunuyoruz!
Baba Zula – Diskografi:
- 1996 – Tabutta Rövaşata – soundtrack for “Tabutta Rövaşata” (“Somersault in the Coffin”) by Derviş Zaim (Ada Music)
- 1999 – Üç Oyundan Onyedi Müzik (“17 Pieces from 3 Plays”) (Doublemoon)
- 2003 – Psychebelly Dance Music (Doublemoon, mixed by Mad Professor)
- 2005 – Feat. in the movie “Crossing the Bridge: The Sound of Istanbul” by Fatih Akın
- 2005 – Duble Oryantal (Doublemoon, mixed by Mad Professor)
- 2006 – Dondurmam Gaymak – soundtrack for Dondurmam Gaymak (“Ice Cream, I Scream”) by Yüksel Aksu (Rh Pozitif)
- 2007 – Kökler (“Roots”) (Doublemoon)
- 2010 – Gecekondu (Doublemoon)
Sophia Nicolaou