Neredeyse 40 yillik bir Istanbullu olarak, Istanbulu anlatmak icin hatir borcum var ve ilk yazima az sekerli bir Turk kahvesi eslik etsin. Size de tavsiye ederim anason ve balik kokulari arasinda bir gezintiye cikacagiz oncesinde bir Turk kahvesi sizin de hakkiniz.
Samatya, batisinda Yedikule, dogusunda Yenikapi, carsi Pazar deniz kokar ruzgarli havalarda ve esnaf hep sicaktir bu meydanda..Romantik bir giris oldu biliyorum ama yuzyillar boyunca Rum, Ermeni ve Turkler baris icinde yasamislar ve Samatya’ya dair romantik hikayelerin kahramanlari olmuslar.
Tek bir meydani var tarihde ne olaylara sahne olmus, asklara, kavgalara, dusmanliklara dostluklara ama hep deniz kokmus belki de olumsuz herseyi denizden gelen ruzgar alip goturmus, tazelemis her daim insanlarin gecmislerini, umut vermis.
Tek bir meydani var tarihde ne olaylara sahne olmus, asklara, kavgalara, dusmanliklara dostluklara ama hep deniz kokmus belki de olumsuz herseyi denizden gelen ruzgar alip goturmus, tazelemis her daim insanlarin gecmislerini, umut vermis…
Semt tarihi binalarinin ve kiliselerinin disinda yuzyillik meyhaneleri ile de ziyaret etmek icin dayanilmaz baska bir sebep veriyor. Baligin bollasmaya basladigi zaman, palamut sardalya yerini lufere birakiyor, Balikci Sadetin ve Tomaya ugrayip balik tezgahlarina bir goz atilabilir, eve gidene kadar dayanmak mumkun degilse 100 yillik SAFA Meyhanesinde demlenebilir, veya caniniz midye cektiyse ( cekmediyse de cektirin ) sadece midye dolma ve tava yapan Midyeci Arapa ugrayabilirsiniz.
Safa Meyhanesi 1895 yilinda yapilmis ve bir Rum isletmeci tarafindan isletilirmis, yuksek tavanli bu tarihi mekanda da hersey guzel olsa da arnavut cigeri mutlaka soylenmeli..
Once karnimizi doyurduk simdi biraz semti tanima zamani..
Marmara Caddesi uzerinde Surp Kevork Kilisesi ( Sulu Manastir )zamanin en onemli ve gozterisli Bizans kiliselerinden bir tanesi. Bahcesinde guzel bir ayazmasi var. Bu yuzden sulu manastir olarak adlandiriliyor, bu suyun goz hastaliklarina iyi geldigine inaniliyor. 1461 yilinda Ermeni cemaatine Patrikhane kilisesi olarak verilen manastir 1866 da yanmis ve sonra tekrar insa edilmis.
Matya ,Rumca Goz demek, vaktiniz olursa eski bir Rum evinin altinda ilginc dekorasyonu olan otantik bir cafe Matya”da ugranmali.. Artik coktan yok olmus olan Yedikule bostanlarindan gelen taze kivircik reyhan dereotu esliginde kahvatisi meshurdu, ama maalesef kapitalizmin carklarina kurban ettik bu bostanlari bu yaz..
Bir diger eski kilise is Aya Menas, 4 veya 5. Yuzyildan kaldigi soyleniyor. Iki azizin (Karpos ve Papilos) mezarlari burada..Ve sirada bir Mimar Sinan eseri Aga Hamami..1542 senesinde yapilan bu cifte hamam da uzun seneler kaderine terk edilip 2008 yilinda restore ediliyor ancak sahsa kiralandigindan kullanilmiyor. Daha pek cok mekani tanitmak isterdim size aslinda kebapcisi da unlu bu semtin ama hic o sulara girmeyip balikla basladik balikla bitirmek istiyorum bu yaziyi.
Bu semtte benim dahi henuz gidemedigim bir Balik muzesi de bulunuyor, sanirim ulkemizin tek Balik muzesi, Kocamustafapasa balikci barinaginin icinde yer alan muzenin kurucusu Haydar Deniz Bey tahmin edersinizki i bir deniz asigi..Ve gene tahmin edersiniz ki devletten veya ozel sektorden hic destek gormeyen bu tamamen kisisel cabanin karsiliginda ben de mutlaka bir gun gidip envanteri cikarilmis 650 deniz canlisini ziyaret edecegim. .Ileride sadece muzede gormek zorunda kalmayiz dileklerimle.
NİLUFER AKÇA