Yüksek dağlar, vadi, göl, ada. Bir anda yeşil alanları ve kayalıklık yükseklileri geçersiz kılan mavilik. Bugün göl neredeyse yaşlıların hatırladıkları gölden çok uzak olsa da yine de ziyaret çağrıları yapmaktadır. Sizi karşılarken sarf ettiği hoşgeldiniz sözünün açıklanması mümkün değil.
Bugün göl çok daha küçük, bunu çok büyük kumlu plajlar kanıtlamaktadır. Plajlar ise bugün kimsenin umurunda değil gibi gözüküyor. Kimsenin ilginenmemesine rağmen göl doğanın insafına kalarak, bir zamanlar güneş ışığı gibi parlayan güzelliğini hala korumaktadır. Yeni ziyaretçiler için iyice gizlenmiş olan yakın köyler, sadece aldığınız ilk izlenim resmini tamamlamaktadır. Bu bölgeyle arkadaş olmanız değer, çünkü sizlere sunacağı çok şeyler var.
Resne gölünün doğu kıyılarında ilk olarak Podmoçani köyüne rastlayacaksınız. Sözkonusu köyde Yone Eftimovski’ye ait 3000 değerli eşya ile Etnoloji Müzesini görebilirsniz. Müzede güzel takı örnekleri, silahlar, eski paralar ve Makedonya’nın çeşitli bölgelerinden 200 farklı Makedon ulusal kostümler sergilenmektedir. Köyün en yüksek tepesinde St. Petar ve Pavle Kilisesi yer almaktadır, yanında 30 metre yüksekliğinde ve 20 metre genişliğindeki Resne haçı şehrin her tarafından gözükmektedir.
Podmoçani köyünün yanında Grnçari köyü bulunmaktadır. Bu köyde sadece üç kilometre uzaklıkta, 13 yüzyıldan olduğu düşünülen ve Baba Dağının eteklerinde yer alan St. İliya Manastırı bulunmaktadır. Manastırın etkileyici freskleri ve harika bir doğası var. Ardından Asamati köyü yer almaktadır. Burada göl kuşları için ornitolojik rezervini görebilirsiniz. Rezerv Resne Gölünün yaklaşık 10 kilometrelik kuzey kıyısını kapsamaktadır. Burada 115 endemik kuş türü ( Pelikan, Küçük Karabatak, Ak Kuyruklu Kartal, Kalın Gagalı Sumru ve Flamingo) yaşamaktadır. Bu bölge çeşitli uluslararası kuruluşlar tarafından korunmaktadır. Asamati Köyünün yakınlığında iki parçaya bölünmüş, köy (üst bölümde) ve turizm semti (göl etrafında) ile Pretor Tatil Beldesi yer almaktadır. Ayrıca Slivniça’ya doğru ki tepe de vilalar için ayrılmış bulunmaktadır. Güzel düzenlenmiş plaj, birkaç modern bar, sizleri sanki özel bir deniz tatil merkezinde olduğunuzu hissettirecektir.
Pretor’un sadece birkaç kilometre ötesinde, yine Baba dağının eteklerinde, ünlü St. Gorgi Manastırının yer aldığı Kurbinovo köyü bulunmaktadır. Hangi yüzyıla ait olduğu hakkındaki görüşler farklı, 11 veya 13 yüzyılda inşaat edildiği düşünülmektedir. Mütevazi bir bina ve etkileyici cennet görüntüsü ve Resne Gölü üzerinde yer alan kilisede 1191 yılına ait muhteşem freskler yer almaktadır. Kilisedeki duvar dekorlarları Makedonya’da en iyi örneklerden birini teşkil etmektedir. Daha doğrusu bu Manastır’da 50 denarlık para banknotu üzerinde bulunan Arhangel Gavril’in (Cebrail) freski yer almaktadır.
Bir sonraki durağımız Slivnica köyü. Ve kaçırmamanız gereken bir Manastır daha var. St. Bogorodica Manastırı köyden üç kilometre uzaklıkta bulunmaktadır. Manastır kompleksinde 17 yüzyılda inşa edilmiş ve dekore edilmiş mütevazi bir kilise bulunmaktadır. Freskler iyi korunmuş ve Makedonya’da 17. Yüzyılın başlarından kalma fresk üslubü özelliklerini taşımaktadır. Manastır içinde uyuyabileceğiniz konaklar da yer almaktadır. Burada Lesnovski Manastırından sonra büyüklük bakımından ikinci sırada bulunan Resavska Okulu da bulunmaktadır.
Ayrıca sizleri nefes nefese bırakacak harika bir doğası var. Gölün tamda kıyısında Slinvica turizm semti yer almaktadır. Burada şezlong ve beyaz şemsiyeler ile donatılmış, ince kumla kaplı, yaklaşık 400 metre uzunluğunda Resne’nin en güzel plajlarından biri bulunmaktadır.
Yol boyunca Lyuboyno, Brayçino ve Dolno Dupeni köyleri izlemektedir. Resne Gölünden sadece 15 dakika uzaklıkta, Milli Park yakınında bulunmaktadırlar. Milli Park zengin su kaynakları, yüksek ve yeşil ormanlar ve güzelliği ile boy gösteren dağ zirveleri ile tanınmaktadır. Diğer taraftan ise köylere Pelister dağının havası esmektedir. Özgün mimarisi, konumu ve samimi evsahipleri ile sözkonusu köyler misafirlere olağanüstü güzellikler sunmaktadır. Bunlar Makedonya’nın en güzel köylerinden birini oluşturuyorlar, iyi organize edilmiş, iyi işaretlenmiş ve sonsuz temiz.

Brayçino

Lyuboyno
Burada turızm daha çok gelişmiş. Lyuboyno’nun Stara Çeşma, Brayçino’daki Tetka Nikolina oteline yada yerel evlerde bir oda kiralayabilirsiniz. Ayrıca Brayçino’da St. Petka Manastırının konaklarında da geceleme imkanlarına da sahipsiniz. Bu bölgede geleneksel yemekleri deneyebileceğiniz çok güzel misafirhaneler mevcut. ( örneğin: Biber dolması, sarma yada musaka, tavada fasulye, füme et, cironki, ev böreği, yoğurt, çeşitli pideler, en çok ise özel ev yapımı sosiler önerilmektedir, Brayçino’da sözkonusu sosisler Lukainci olarak adlandırılmaktadır). Yabancı turisitler için 2.200 metre yükseklikte, Milli Park’ın ortasında, Büyük Göle kadar ki gezi en cazip gelmektedir.
İşaretlenmiş yürüyüş parkuru ise misafirlerin bölgenin en çarpıcı güzelliklerinin keyfini çıkarmalarını sağlamaktadır. Buradaki nehirde aklabalık avlayabilir, piknik yapabilir ve nehir etrafındaki eski değirmenleri ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca köydeki çok sayıda kilise ve manastırları ziyaret edebilirsiniz. Aralarında en çekiciler ise Brayçino’daki St. Petka ve Lyboyno’daki St. Petar ve Pavle kiliseleri. St. Petka Kilisesi XVI yüzyılda inşa edilmiş, manastırın içindeki kaynak tüm yıl boyunca kuru. Sadece 7 Ağustos, tatil öncesi ki gecede kaynamaya başmakatadır. Manastırın bayramı olarak 8 Ağustos kutlanmaktadır. St. Petar ve Pavle Kilisesi, St. Tanas kilisesinin üzerinde her tarafta kalın ormanla çevrili yaklaşık 800 metre deniz üstünde yer almaktadır.
Resne Gölüne olan yakınlığı dolayısıyla kuş ve su sevenler için Büyük Şehir Adası ve Ezerani kuş rezervi de ilgi çekici yerler olarak bilinmektedirler. Yunanistan sınırındaki Markova Noga bölgesindeki güzel düzenlenmiş olan plaj (Makedonya’nın en güney noktası) yaz aylarında çok sayıda turist çekmektedir. Göçmenlerin çok sayıda olduğu bu bölge turistlerle en çok Temmuzun ortasında ve Ağustos ayının ilk haftalarında dolmaktadır. Bu dönemde geleneksel göçmen günleri düzenlenmektedir. 2 Ağustos (İlinden) Lyuboyno’da 8 Ağustos ise Brayçino’da göçmenler bir araya gelmektedirler.
Bu nedenle gökkuşağının renklerini yaşamak, en güzel yıldızlı gökyüzünü görmek ve geleneğin ruhunu hisetmek isterseniz Resen bölgesini ziyaret ediniz. Şimidiye kadar gitmeyenler bu bölgenin eşsiz büyülü güzelliğini mutlaka yaşamalıdırlar, gidenlerin ise inanıyorum ki her zaman tekrar ve tekrar ziyaret etme arzusu kalplerinde canlanmaktadır.
Kristina Angeleska