Eskiden Bayraktar olarak bilinen Baksi köyü görünüşte Türkiye’deki normal köylerden biri. Burada hala İstanbul’a gitmeyen 480 sakin sakin bir hayat sürdürmektedir. İstanbul’dan 1.100 km uzaklıkta, Ankara’dan yada en yakın şehir olan Bayburt’tan ise 600 km uzaklıkta bulunmaktadır. İki dinamik miliyonluk şehirlerin aksine, Baksi sanki zamanın durduğu küçük bir köydür. Ancak yine de çok ünlü olmuştur. Nedenini merak ediyorsunuz? Eskiden efsanevi İpek Yolunun geçtiği yerin yanı sıra Marco Polo ve ünlü Evliya Çelebi’nin seyahat yazılarında yer almış. Bugün ise köy Avrupa’nın en iyi müzesi Baksi ile tanınmaktadır.
Bu kurum Avrupa Konseyi tarafından verilen 2014 En İyi Müzesi ödülünü aldı. Bu vesile ile önümüzdeki 12 ay içinde Baksi müzesinde ödülün sembolü olan sanatçı Juan Miro’nun bronz heykeli sergilenecektir. Sözkonusu heykel her yıl en iyi müzede sergilenmektedir. Baksi müzesinin modern binası bu pastoral ortamda bir bilim kurgu filminden çıkmış gibi gözüküyor. Çoruh nehrine bakan bir tepede yükselmektedir.
Eğer bu bölgede seyahat ederseniz yapının gerçekten bir müzenin olduğunu tahmin etmeniz çok zor.
Türkiye’ye metropollerden bu kadar uzak bir köyde bu tesisi yapmak fikri sanatçı ve akademisyen Hüsamettin Koçan’nın uzun zamandır bir rüyasını oluşturuyormuş. Balkon3 Avrupa’nın en iyi müzesinin kurucusu ile konuştu. Dünya çapında ün kazandıran bu proje ile Hüsamettin Koçan geleneksel ile modern sanatı birleştirmeye çalışmış.
Balkon3’e açıklama yapan Hüsamettin Koçan, “Fikir, yerel geleneksel değerlerin kaybolması gerçeğini göz önünde bulundurarak ayrıca yerel insanların ve bölgenin desteklenmesi gerektiği arzusu ile ortaya çıkmıştır. Müzenin varlığının nedenlerinden biri çağdaş sanatı çevreye taşımaktı. Kültürel önyargıyı modern sanat ile birlikte geleneksel kültür el işlerini birlikte sergileyerek ortadan kaldırılmıştır” şeklinde konuştu.
Fikrin hemen çoşku ile karşılanmadığını ve pek çok kişiye garip geldiğini Kabul ediyor.
Sanatçı, “Bazı akademik çevrelerde müze çerçevesinde geleneksel vo modern sanatı birleştiren Baksi garip görüldü. Hala kullanılan veya kullanılmayan araçları sergilediğimizde köylüler bile şaşırdılar. Biz biliyoruz ki yeni olan şeyler gelenekler ile beslenmektedir, geleneği ise hayatta canlı tutan onları tekrar ve tekrar kullanılması” diye konuştu.
Müze sadece kültürel engelleri kırmakla kalmıyor bölgenin sosyal ve ekonomik sorularına da odaklanmayı planlıyor. Koçan’a göre ödül ziyaretçileri artırarak bölgenin kalkınmasını sağlayacak. Bölgeye mutlaka insanlar gerekiyor, ne yazık ki göç sebebiyle insan sayısı azalmış. Bir zamanlar köy seramik ve dokuma el sanatları ile tanınıyormuş, bugün ise bu sanatlar kaybolmuş durumda.
Geleneksel mimari marangozluk ve inşaatçıları ile birlikte şehirlere taşınmış. “Baksi” kelimesi yerel lehçede şaman anlamına gelmektedir, şaman ise tedavi, bakım ve desteği sembolize edilmektedir. Tam da bunu Baksi Müzesi yapmaktadır, sakin bir şekilde ölen köyü tedavi ederek yaralarını sarmaktadır.
Yazan: Balkon3