Dağlar bizi daha iyi ve daha mutlu insan olmamızı sağlıyor
Aylardır rahat hayattan uzaklaşarak dağlarla “mücadeliyi” seçen başarılı bir alpinist ve aynı zamanda resim sanatçısı olan İlina Arsova, dağlara tırmanışın kendisi için ilham kaynağı, kompozisyon, farklı bir perspektif ve sıradışı renkleri temsil etmektedir. Geçen yıldan itibaren, Batı yarım küresinde, Arjantin’in Güney Andes dağlarının 6963m yükseklikteki Aconcagua tepesine çıkarak “En Yüksek Makedon Kızı” sıfatını kazandı. Yakında dünyanın en yüksek tepesini fethetmeye çıkacak.
Alpinistleri modern çağın samurayları diye adlandırıyorlar. Buna katılıyor musunuz?
Dürüst olmak gerekirse ben bunu daha önce hiç duymamıştım, ancak bu söz bana büyüleyici geliyor. Kesinlikle kabul edilebilir. Ne yazık ki birçok kişi dağcılık sporuna verilen emek, gerektiren feda ve özveriyi bilmiyorlar, dolayısıyla kahramanlık başarılarına imza atıldığında her zaman takdir edilmiyor ve değerli bulunmuyor. Dağ sporlarının sınıflandırılması çok zor, dolayısıyla neredeyse hiçbir rekabet yok. Eğer dağ size tırmanmak için izin verirse, dağa karşı galibiyet elde ettiğiniz anlamına gelmez, tırmanamadığımız zamanlar da kaybetmiş değiliz.
Polonya’lı dağcı Vozhdek Kurtuka, “Alpinizm sanatı acı çekme sanatıdır” diyor. Sizlerde aylardır rahat hayattan uzaklaşarak dağlarla “mücadeliyi” seçiyorsunuz. Bunun karşılığı ne?
Bunun kelimelerle anlatılması çok zor. Beni kişisel olarak tatmin ediyor. Bir ressam sanatçısı olarak dağlara tırmanışım benim için bir ilham kaynağı, kompozisyon, farklı bir perspektif ve sıradışı renkleri temsil etmektedir. Olağandışı bir peysaj ile karşılaştığımda tarih boyunca doğayı gerçek dışı sunan tüm sanatçıları anlayabiliyorum. O zaman herşeyin mümkün olduğunu görebiliyorum, gökün kırmızı olabileceğini, karın mor rengine bürünebileceğini, bulutların ise Van Gogh’un eserlerinde olduğu gibi herhangi bir şekile dönüçebileceğini, ayrıca eski bir çizgi film yada hiper modern bir video oyununa benzeyebileceğinin farkına varıyorsunuz. Dağda uzun bir süre kalmak sizleri hayatta kalmayı öğretiyor. Ayrıca, doğayla birlikteliği de öğretmektedir. Hayata ve bizi mutlu yapan küçük şeylere daha fazla minnettar oluyoruz. Maddi zevklerden uzaklaşarak, kendi kendimize hayatın sadece internet, TV ve sosyal ağlardan (özellikle verimsiz amaçlar için kullanıldıkları takdirde) olmadığını bir kez daha kanıtlıyorsunuz.
Tek başına bu yüksekliklere tırmandığınızda duygularınız neler? Baze bir tepe ile hiç “konuştuğunuz” oldu mu?
Çok sık, bazen dağ ile sohbetim bir dua şeklinde gerçekleşiyor. O anlarda dürüstçe tepeye, dapa ve bulunduğum ortama sevgilerimi ifade ediyorum. İnsanların çoğunluğunun yaşamayı tercih ettiği gerçek kentsel kaosun aksine ben bizi çevreleyen şaşırtcı güzelliklere olan hayranlığımı dile getiriyorum.
Elbette diğer ülkelerden dağcılar ile görüşmeleriniz oluyor. Yunanistan ve Türkiye’de alpinizm alanında herhangi bir deneyiminiz oldu mu?
Kendi ekibim ile Yunanistan ve Türkiye’yi birçok kez ziyaret etmişiz. Türkiye’de liginç bir maceramız oldu, neredeyse 40 saatlik bir tren yolculuğundan sonra İstanbul’dan İran sınırı yakınlığındaki Van şehrine ulaştık, burada 4300 metre yüksekliğe ilginç volkanlara tırmandık. Ardından Türkiye’nin Güney Batı kısmında birkaç tırmanma spor yerlerini ziyaret ettik. Bizim önceki gezilerimizde olduğu gibi toplu taşıma araçlarını kullandık. Türkiye’de daha 19 yaşındayken 2002 yılında çalıştım, Ölüdeniz’de otel ressamı yanı sıra paraglider şirketinde görev yaptım.
Yunanistan’da kayalara tırmanış açısından büyük bir seçim sunmaktadır, bu kayalara tırmanışımız bizim bir sonraki maceralarımız için iyi bir antrenman oluyor. Kavala çevresinde çeşitli yöreleri ziyaret ettik, ancak bizim sonraki planlarımızda Yunanistan’da oldukça kayalar ve dağlar var.
Kariyerinizde en ilginç ve hiç unutamadığınız anınınız hangisi? Bunu Balkon3 sitesi okuyucuları ile paylaşır mısınız?
Her deneyimde unutulmaz anlar vardır. Diğer dağcılardan akisne alpinistler yada spor tırmanışı yapanların etkinlikleri uygulamada, organizasyonda ve lojistikte biraz farklı. Aslında bende/bizde organizasyon ve lojistik neredeyse hiç yok çünkü genel hedef her zaman bilinmeyenlerle buluşmak. Bizim mali kaynaklarımızın aksine zamanımız daha fazla vardı dolayısıyla faaliyetlerimizi turist veya müşteri gibi değil yerel halkın bir parçası olarak yaptık. Gerçekten gerektirir durumun dışında neredeyse hiçbir zaman rehber kullanmadık (kitap veya kişi olarak). Bu tür bir deneyimle çoğrafi konumuna bağlanmadan her yerin kültür ve geleneklerini tanımak için büyük bir fırsat oluşuyor. Böylece bizim tırmanışlarımız spor amacı dışında başka bir boyut da kazanmış oluyor.
Kaya, dağ tepesi yada dağ kitlesine tırmanışım yanı sıra o yerde kendimi resimle de ifade etmeyi deniyorum. Çoğu zaman gönüllü olarak çeşitli etkinliklere, spor yarışmalarına, eğitim organizasyonlarında da yer almış bulunuyorum. En ilginç anımı ayıramıyorum. Seçmeye çalışıyorum ama sürekli çeşitli deneyimler ve olaylar aklımda karışıyor. Örneğin benim için Kuzey Amerika kıtasında, Alaska’da 6195 metre yüksekliteki en yüksek Denali tepesine çıkmam öncekilerden çok farklı bir deneyim oldu. Çadırlarımız her gece bir kaç kez karda gömülüyordu, sabahleyin oradan çadırdan çıkabilmek için geceleyin bir kaç kez temizlemek zorundaydık. 4300 metre yükseklikteki buzul üzerindeki sıcaklıklar çok düşüktü. Havanın düzelmesini beklerken orada 13 gün kaldık. Günlerdir sınırlı temizlik şartları, beslenme ve konfordan uzak günlerdir karlar altında uyumak çok ilginç bir duygu.
Geçenlerde kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için Üsküp’te bir sergi düzenlediniz, diğer ülkelerde de srgileriniz vardı. Bir ressam sanatçısı olarak sizin hakkınızda daha fazla bilgi verirmisiniz?
Üsküp Güzel Sanatlar Fakültesi’nden 2005 yılında mezun oldum. Üsküp Gençlik Kültür Merkezi’nde 2006 yılında ilk “Sansür Olmadan Peyzaj” sergisini düzenledim. O zamandan bu yana yurt içinde ve yurt dışında 10 den fazla çeşitli temalı kişisel sergiler düzenledim. Geçen yıl “Küçük İstasyon” milli galerisinde ilk kez Makedonya’daki sanat severler 5 kıtada çalıştığım ve sergilediğim eserleri Retromenada projesi ile görme fırsatı buldular. Ressam dışında çeşitli teknikler kullanarak geri dönüştürülmüş malzemelerle denemler yapmaktayım.Daha doğrusu 7 yıldır kirlilik ve aşırı tüketime karşı mücadele konusunda en çok çalışmalarım var. Bunu sanat yoluyla ifade ediyorum. Dünyada bana ilham veren temalardan biri ve resim olarak yaptığım kadının gücü ve küresel dünyada onun temsil özellikleri.
Serginin açılışında ABD Üsküp Büyükelçisi Pol Volers, insanın iradesi ve isteği olduğu takdirde başarılar elde edebileceğinin güçlü bir örneği teşkil ettiğinizi söyledi. Ömür boyunca bu özellikler nasıl elde edilir?
Birçok girişim, azim, istek ve sevgi ile başardım. Kendim için şunu söyleyebilirim, düşündüğüm şeylerin yarısını bile gerçekleştiremedim. Hedefleri her zaman daha yükseklere koymanız gerekiyor. Büyükelçiye teşekkür ediyorum, çünkü onun ve Büyükelçideki çalışanların desteği kararlı olmayı, motivasyonumuzu yükselterek bize yanlız olmadığımızı gösteriyorlar.
Kadın spor liderlerini birleştirmeyi amaçlayan ABD Dışişleri Bakanlığı programındaki dünyanın dört bir yanından 17 gelecek vaat eden sporcular arasında yer alıyorsunuz. Bu sizin için ne anlama geliyor?
İlk baştan şunu söyleyebilirim ABD’nin Üsküp Büyükelçiliğinin beni aday göstermesi benim için çok önemli. Dürüst olmam gerekirse seçileceğimi beklemiyordum, dolayısıyla aktif turizmin geliştirlmesi projesi için üç aylığına Afrika’ya gittim. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderilen ve Büyükelçiliğinden bir tebrik mektubu alınca benim için gerçekten hoş bir sürpriz oldu. Düşünmeden ziyaretimi kesip yeni bir uçak bileti aldım. Gerekli belgeleri çıkarmak için Makedonya’ya geldim, bir hafta için ABD’ye gittim. Prestijli program olduğunu biliyordum, dolayısyla benim daha fazla gelişmem ve ilerlemem için büyük anlam taşıyordu. Ancak ABD’deki program sırasında gerçek kazanımlarımızı anlattıklarımın yüzde 5’i bile değil. Temel eğitim, antrenman ve pratik çalışmalar dışında dünyanın farklı yerlerinden gelen çok sayıda arkadaş ve bir düzine kızkardeşlerle tanışma fırsatı buldum.
Dünyanın en yüksek tepesine ne zaman çıkmayı planlıyorsunuz, buna hazır mısınız?
Kış fiziksel ve eğitim stratejisine başladım. Tüm serbest zamanımı dağda geçiriyorum, şimdi “back country” adlandırılan Makedonya dağlarında kayak sezonunun açılışı yapıldı.
Ancak benim yaşam tarzım ve son 10 yıldaki sürekli aktivitelerimi göz önünde bulundurarak Chomolungma’ya tırmanmak için hazır olduğumu düşünüyorum. Biz bu projeyi iki yıl önce açıkladık ancak uygulanması için mali açıdan başarısız olduk. Sefer 2013 yılının Mart ayının sonlarında başlayacak, o zaman ekibimizin Nepal’da olması gerekiyor.
İlina Arsova için daha fazla bilgi edinmek isterseniz işte link….
http://www.ilinaarsova.blogspot.com/p/ilina-arsova-personal-data.html
Husamedin Gina