BÜYÜK ELMA’NIN MERKEZİNDE BALKAN SESİ

MK GR EN

New York Gypsy All-Stars ile söyleşi: Makedonya, Yunanistan, Türkiye ve ABD’den sanatçılar ile heyecanlı müzikal yolculuk. Yunan basçı New York’un Alphabet City’de küçük bir bara giriyor ve kalabalık bir alanda Doğu Akdeniz ve Güney – Balkan seslerinin yankılandığını duyuyor. Keskin klarnet sesi havayı adetta keserken yunan bastçı her sesin ona tanıdık geldiğini anlıyor. Bu şaşırtıcı anda New York Gypsy All-Stars grubu doğuyor. Sözkonusu grup Makedon, Yunan, Türk ve Amerika kökenli, dünyanın en iyi müzik akademilerinde yetişen ve müzik salonlarında mükemmeliğe ulaşan müzikal virtüözleri bir araya getiriyor. Özgün müzik parçaları ile uzun zamandır beklenen Romantech (Traditional Crossroads) albümünü çıkaran ve “crack” müzisyenlerinden (hızlı bir tempoda çalan)  oluşan  Quintet beste yapma yeteneklerinin yanı sıra kırık ile çarpık sesler ihtiyacını göz önünde bulundurarak bölgede iç içe geçen kökler arasındaki sınırları aşmaktadırlar. New York Gypsy All-Stars grubu acayip bir zerafetle Balkanlar, Türk kökenleri ve çingene ruhu arasındaki engelleri kaldırmış bulunuyor. NYGAS üyeleri:    İsmail Lumanovski (klarnet), Tamer Panarbaşı (Kanun), Panayiotis Andrea (bas), Jason Lindner (klavye), Engin Kaan Günaydın (davul). New York Gypsy All Stars farklı ülkeden gelen müzisyenlerden oluşan bir grup: Makedonya, Yunanistan, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri. Grup kurma fikri nasıl doğdu. Basçı Panayiotis Andreu’nun hikayesi çok ilginç, İsmail’in bir kulüpte çaldığını duymuş, kulübe gidip sahnede ona katılmış. İsmail: Yaklaşık sekiz yıl önce New York’ta klasik müzik çalışmalarına başladım. Çok gençtim ve heyecan doluydum dolayısyla gezegendeki en kozmoplit şehrindeki çok kültürlü müzik sahnesinde yeni bir deneyim için sabırsızlanıyordum. Müzik yeteneklerini aramam sırasında düzenli olarak çalıştığım ve menajerimiz Serdar İlhan’a ait olan gece kulüplerinden birinde Panayiotis Andrea ile tanıştım. İlk kez aynı sahneye çıktığımızda kalabalık olan kulüpte güçlü bir enerjinin oluştuğunu hissettim bu enerji  bizim uzun vadeli dostluğumuzun başlangıcı ve NY Gypsy All Stars grubun kurulması için ilk adımı oluşturdu. Müzisyenlerin farklı ülkelerden olmaları sadece bir bonus, çünkü biz müzisyenleri kökenlerine göre değil yetenek ve motivasyonlarına dayanarak seçtik. NYGAS hikayesi sonra nasıl devam etti? Şimdiki müziyen ekipi nasıl kuruldu? Hepinizin farklı ülkelerden geldiğinize göre ilk buluşma nasıl meydana geldi? Panayiotis: Müzisyen için New York’ta yaşamak “kutsal bir şehirde” yaşamaya eşdeğerdir, çünkü New York derin ekonomik durgunluk zamanında da hoşgörü, barış içinde bir arada yaşamak ve yaratıcılığın bir sömbolünü oluşturmaktadır. Böyle bir ortamda müzisyenlerin kökeni ve dini inançları ne olursa olsun görüşmeleri, ortak çalışma yapmaları kaçınılmazdır. NY Gypsy All Stars grubunda her şeyden önce, diğerinin müzikal yeteneğine karşılıklı saygı göstermemiz bizi yakınlıştarmaktadır, farklı ülkelerden olmamız ise kremanın üstündeki çileğe benzemektedir, çünkü benzer değerlere ve özelliklere sahibiz. Daha basitçe söylemek gerekirse aynı bölge insanlarının burada arkadaş olmaları tahmin ettiğinizden daha kolay, bu arkadaşlığa müzisyenlere eklediniz mi işte size NY Gypsy All Stars!    Makedonya, Yunanistan ve Türkiye’nin halk müziği şarkılarınızda ne kadar yer almaktadır? Balkan Sesini temsil ettiğinizi söyleyebilir miyiz? İsmail: Bizim fikrimiz ve hedefimiz dünya için ilginç olacak bir şekilde ülkelerimizin etnik kültürlerini tanıtmak ve temsil etmektedir. Evet, şarkılarımızda Makedonça, Türkçe, Yunanca, Bulgarca, Sırpça ve Roman müziğinden alıntılarımız var, ancak onlar çok belirgin değil. Bu zengin fokloru dengeleyip birleştirerek yeni bir konsept içine eklemeye çalışıyorlar. Balkan müziği ritimleri ve dünya müziklerinden bir karışım oluşturmaya çalışıyoruz. http://www.youtube.com/watch?v=XwWuPlYQyyQ Yaptığınız müzik caz ve funk yanı sıra geleneksel Balkan melodilerinin ilave edildiği özgün müzik kombinasyonunu oluşturuyor. Bu kombinasyonu nasıl elde ettiniz, çünkü farklı müzikal hassasiyet olan müzisyenlerle çalışıyorsunuz? Panayiotis: Müziğimizi oluşturan unsurları kategorize etmenin kolay olup olmadığını bilmiyorum. Bizim ilk Romantech albümümüzde her şarkı birkaç   müzik çeşitlerinden etkilenmiş bulunuyor. Müziğimizde Elektronik (Prodigy, Chemical kardeşler), funk ce soul (Earth wind and fire, Tower of power), Küba Timba’sı, Porto Riko Salsa’sı, Fas Gnawa’sı, Kuzey Hindistan ve Güney Hindistan folkloru, Balkanlar ve Orta Doğu’nun her köşesinden melodilerin yanı sıra artı klasik ve müzik etkisi (doğu ve batı) de yer almaktadır. Bunu kim kategorize edebilir? Bu stiller kombinasyonunu biz seçmedik, onlar bizi seçti! Bize New York’taki hayatınızdan biraz daha bahsedin. Canlı performanslarınızı nerelerde sergiliyorsunuz? “Büyük Elma’nın” tanınmış kulüplerinde sahneye çıkmak zor rmu? Panayiotis: “New York’ta bir dakikanın” ne olduğunu herkes biliyor. New York en hafifçe söylemek gerekirse sürekli hızlı tempoda yaşayan bir şehir. Hayat hızlı şeritte akıyor, burada yaşamanın maliyeti hakkında konuşmak istemiyorum. Dolayısıyla, New York’ta müzisyen olmak sürekli bir mücadele, fedakarlık ve uzlaşma demektir. NY Gypsy All Stars projesini hayatta tutmak hiç de kolay değildir. Orada hepimiz için çok zor günler vardı, ama bizim dostluğumuz, müziğimiz ve tabii ki birlikte çalışarak geçirdiğimiz zaman, zor günlerin aşılmasına yardımcı oldu. Kulüp ve sahneye çıkmalarımız organize etme konusuna gelince şansımız vardı, Drom müzik merkezi ile yakın ilişkilerimiz vardı. Bizim menajerimiz Serdar İlhan Drom merkezinin sahiplerinden biri, son yirmi yılda kulüp ve konser salonlarının menajerliğini (şahsen sayısız festivalleri de organize etmiştir) yapma konusunda büyük  tecrübeye sahip.  Bu bizim büyük salonlar ve şehirdeki organizasyonlarla iletişim sağlamamızı kolaylaştırdı. “Romantech” isimli ilk albümü çıkardınız. Albümdeki kompozisyonlar hakkında daha fazla bili verir misiniz? Engin: Albümde Tamer Pınarbaşı ve İsmail Lumanovski’nin bestelediği on şarkı var, onlardan yedisi bizim. Makedonya’nın “Kasap Horonu”, Türkiye’nin “Nikriz Longa” ve besteci Orhan Gencebay’ın “Sen Sev Beni” şarkılarına yeni düzenleme yaptık. Bu albümde en çok halk şarkılarına özen gösterdik ancak ses ve ritime gelince kendi stilimizi yarattık. Grup olarak kulüp atmosferinde, çeşitli caz festivallerinde, Temmuz ayında ise Alman Filarmonisi oda müziği ile aynı sahneyi paylaştınız. Batılı dinleyiciler sizin konserlerinize nasıl tepki veriyorlar, ülkenizdeki dinleyiciler ve onlar arasında bir karşılaştırma yapabilir misiniz? Engin: Her gölge kendine has bir şekilde sanatçıları över ve saygı gösterir. Almanya büyük bir deneyim oldu. Dört bin seyirci önünde harika bir kalede konser vermek harikaydı. Seyirci sessiz ve bizim müzik ifademizi izliyordu. Bu aynı zamanda konser verdiğimiz alana da bağlı, ancak genel izlenim Balkanlar ve Orta Doğuda, Batı ülkelerde olduğu gibi müzisyenlere yeterince saygı gösterilmiyor. Müzik ve sanatın bizim kültürümüzde baskın bir rolü yok, ancak gelecekte bu durumun değişeceğine inanıyoruz. Ekim ayında Türkiye’de birçok şehirde konserler düzenlediniz. Yunanistan ve Makedonya’da dinleyiciler sizleri ne zaman görebilecek? Engin: Diğer ülkelerde olduğu gibi Makedonya ve Yunanistan’da da sahneye çıkmayı büyük bir sevinçle bekliyoruz. Yakın gelecekte olacağına umut ediyoruz. İhtiyacımız olan tek şey davetiyeyi Ayvar ve peynirle yapmaları 🙂 http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=fDGHB9Lz7v0 Gelecekteki planlarınız neler? Belki yeni bir albüm? Panayiotis: Bizim en büyük endişemiz müziğimizi nasıl tanıtabiliriz. Dünya çapında  daha fazla kişiye nasıl ulaşabiliriz, daha sonra o dinleyicilere ulaşmak harika olurdu. Müziğimizin dinlendiği her yere gitmek istiyoruz, insanlara bizim hikayemizi tanıtmak, böylece dünya çapında genç kuşaklara ilham kaynağı olma umudunu taşıyoruz. Tüm insanların şunu bilmesini istiyoruz. Bizim için en kolay şey ortak çalışmak ve sosyalleşmek. Ayrıca bu hayatta birbirimize sahip olmamızın bir nimet olduğunu hepinizin bilmenizi istiyoruz. Ve evet, beste yapmanın hala sonuna gelmedik, yeni ikinci albümü hazırlıyoruz, gelecek yıl çıracağımıza inanıyoruz. Balkon 3

Yorumlar