16 numaralı plakayı gördüğünde gözlerin yaşarıyorsa, Atatürk stadında sadece Bursaspor’a tezahürat yapıyorsan, şehrin kapısında Osman Gazi’yi görürsen, Karagöz ve Hacıvat’ı özlersen, mutlaka Bursa’lısın! Evet ben artık Bursa’lıyım. Neden mi? Cevabı röportajda gizli. Yola çıkmadan önce yeşil şehir ile ilgili bilgilerimiz tazeliyoruz. Padişahların, sultanların, evliyaların, sufilerin dergahıdır Bursa. Osmanlı Devletinin ilk başkentidir Bursa. Masalsı şehri anlatmak için yüzlerce makale, binlerce sayfa yetmiyor. Okudukça şehrin her yanının tarih koktuğunu anlıyorsunuz.
Bir saatlık bir uçuş ve kara yolculuğundan sonra çeşitli medyalardan 20 gazeteci ile dolu otobüs Gebze’deki Eskihisar Feribot İskelesi’ne yaklaşıyor. Orada mükemmel bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Feribot üzerinde uçuşan martılar yolcuların attıkları simitleri kapmakta birbirleri ile yarışmaktadırlar. Manzarayı görünce “Martılar simit, insanlar umut için yaşar” sözünün yanı sıra “Uçan kuşlar martılar, yeşil tatlı bir bahar” şarkı sözlerini mırıldanmamak içten bile değil.
Bursa Belediyesi ile ilk tanışmamız Atatepe Sosyal Tesislerinde gerçekleşiyor. Muhteşem dağ ve deniz manzarası ve büyüleyici ortamıyla yemeğinizi kusursuz hale getiriyor. Tüm balık çeşitlerini mükemmel bir tat ve titizlikle sizlere sunuyor. Bursa Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü Saffet Yılmaz kısa slayt gösterisiyle şehirin genel bilgilerini sunuyor. Fotoğrafları görünce heyecanımız kat kat artıyor. Bursa sahip olduğu kültürel, tarihi ve doğal zenginlikleriyle, dünyadaki her bireyin kendisinden ve insanlık tarihinden bir iz bulabileceği kadar özgün ve 365 gün turizm hareketine sahip bir kenttir.
Bursa, Makedonya ile Türkiye arasındaki köprü
Ziyaretimizin ikinci gününde ilk durağımız Bursa Büyükşehir Belediyesi oldu. Sıcak karşılama ve çay keyfinin ardından, evsahibimiz Bursa Belediye Başkanı Recep Altepe ile hoş sohbetimiz oldu. Gerek Bursa’nın bölgede yaptığı yatırımlar gerekse Türkiye – Makedonya ilişkileri hakkında değerlendirmelerde bulunan Başkan Altepe, Türkiye ile Balkanlar arasındaki ilişkilerde uzun yıllar bir soğukluk yaşandığını ve bu soğukluğu ortadan kaldırmak amacıyla yoğun bir çaba içinde olduklarını kaydetti. “Balkanlar bizim açımızdan çok önemli. Çünkü o topraklar bize ecdat emaneti. Bunun yanında oralarda yaşayan halkın akrabalarının büyük bölümü bugün Bursa’da yaşıyor.
Bu ilişkiler gerek yerel yönetimler gerekse sivil toplum örgütleri, eğitim kurumları ve spor kulüplerinin işbirlikleriyle daha kolay yapılabiliyor. Bizim tek hedefimiz var. O da Makedonya başta olmak üzere tüm Balkan ülkelerinin ekonomik anlamda kendi ayakları üzerinde durması ve oradaki halkın refah seviyesinin yükselmesi. Türkiye ile Makedonya arasındaki ilişkilerde köprü görevini de Bursa olarak biz üstlendik. Tarihi eser restorasyonları başta olmak üzere bölge halkının kendi kültürlerini en iyi şekilde yaşaması için sosyal ve kültürel etkinliklerimiz bundan sonra da artarak devam edecek.”, şeklinde konuştu.
Yeşil Bursa
Belediye ziyaretinin ardından tarihi yerleri dolaşmaya başladık. Yürüdükçe yollarında açar kendini yüreği açık olanlara. Saltanat kapısından geçip, Tophaneyi gezmeye başladık. Orada bulunan Osmanlı Devletinin kurucuları olan Osman ve Orhan Gazi türbelerini ziyaret ettik. Dualarımızı okuyarak türbedeki çok güzel manevi atmosferi hissedebildik.
Tophane Bursa’yı kuşbakışı göreceğiniz bir alandır. Buradan kenti daha iyi algılayabilme şansımız oldu. Huzur bulmak için ideal bir yer. Yeşil Bursa’ya şahit olmak için harika bir fırsat olmanın yanı sıra yaz akşamları için ideal bir mekan. Bir de sıcak bir çay eklenince.
İstatistik verilere göre Bursa en güvenli şehirler arasında yer almaktadır. Buna bizzat bende şahid oldum. Tophane’deki kuş manzarasından fotoğraflar çekerken fotoğraf makinesinin çantasını kaybettim. Çantamın yanımda olmadığını bir saat sonra fark ettim. Mutlaka kimsenin aldığını düşünerek geri dönmek gibi niyetim yoktu. Vazgeçtim ve yenisini düşünüyordum.Ancak sempatik tavırlarıyla tüm ekibin gönlünü alan rehberimiz İrfan Şaban’ın ısrarı üzerine Tophane’ye geri döndük. İrfan geziyi organıze eden Çair Belediye Başkan Vekili Süleyban Baki’nin yardımcsı. Orada küçük eşyalar satan amcamız çantayı ağaça asmıştı. “İşte çanta burada” dedi, yaşlı amca yüzümüze bakarak. Çantayı aldım, dürüstlük hala ölmemiş diye kendi kendime yorum yaparak otobüse geri döndük.
Yazmakla bitmeyen bir tarihtir Bursa… Kısaca şunu söyleyebiliriz: Bursa farklı bir şehir. Eski ve modern yapılar birbiri ile uyum sağlamış. Yolumuza devam ediyoruz, bize Emir Cemal Beşkardeş eşlik ediyor. Önceden ajandanın belirlenmesine rağmen, değişebileceğini belirtiyor, tüm isteklerimizi karşılamaya çalışıyor. Yemekse yemek, çay kahve, dile ne dilersen. Olamaz diye bir sözü duymak imkansızdı. Bir diğer durağımız Bursa’nın sembollerinde olan Yeşil Türbe ve Yeşil Camii ziyaret ediyoruz. İnsanı resmen büyülemektedir.
Yeşil Camii, beyaz mermerden inşa edilmiş ve çok zarif bir dekorasyon. İçinde, duvarlar, koyu yeşil fayanslar ile kaplıdır. Çok ilginç, sadece bir cami olarak değil, aynı zamanda idari bir yer olarak kullanılmıştır. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel camilerden biri.
Bursa’nın yeşil imajını korumak amacıyla projeler geliştiren Büyükşehir Belediyesi’nin “Ağaç Koruma Politikası” çerçevesinde tarihe tanıklık eden onlarca anıt/ağaç koruma altına alınmıştır.
Doğal zenginlikler, yeşil doku, yaşları 100 ila 600 yıl arasında değişen 833 anıt ağaç ve şifalı kaplıcalar gibi özelliklere sahip olmasından dolayı “Yeşil Bursa” olarak ün alan bu tarihi kent günümüzde olduğu gibi geçmişte debirçok gezginin ve tarihçinin ilgisini çekti. Herbir eski ağacın adette adı ve soyadı var.
Gezgin Poujoulat için şu ifadeleri kullanmaktadır: “Bursa sanki 1001 Gece Masallarındaki gerçek üstü şehirlere benzemektedir. Bursa şiirlerde de kendi yerini almıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın da şiirinde söylediği gibi billur bir avizedir Bursa’da zaman… Gittiğin her yerde özlersin onu. Gittiğin her yere götürürsün kokusunu. Arar gözlerin her şehrin ortasındaki Ulu Camii’yi, Bursa ipeğinin yumuşaklığını, Tophane’de içtiğin bir bardak çayı, Kapalıçarşı’daki keskin kahve kokusunu, Yeşil Türbe’nin sakinliğini ve hatta Hacivat ile Karagöz’ü….
Bursa anlatılamayan bir rüya
Sayılı günler çok çabuk geçer diye bir söz vardır. Bursa’da zaman akıp geçti. Nasıl geçtiğini anlamadık. Kendi hudutlarının dışına taşan bir güzelliği anlatmanın tarifi her zaman mümkün olmayabilir. Bursa’yı bir röportajda anlatmak asla mümkün değil. Ancak şunun da mutlaka belirtilmesi gerekiyor. Bursa uyumayan bir şehir, sevdiğin her şeyi barındırıyor. Vatandaşları Bursaspor takımını bağrına basmış, kazansa da kaybetsede daima yanında. Yolları tertemiz, kaldırımları yeşil beyaz. Bursalılara göre en büyük aşklar Ulu Dağ teleferiğinde başlıyormuş. Ulu Dağ kış turizminde Türkiye’nin en tanınmış merkezi. Teleferiğin tamiratı yaplıyormuş, on gün için tekrar çalışmaya başlayacakmış. Dolayısıyla……Yine de şansımızı bi daha ki ziyarette deneyeceğizJ
Olur ya bazen bir rüya görürsün, heyecanla anlatırsın gördüklerini ya da heyecanla dinlersin karşındakinin söylediklerini. Ama karşındakinin gördüğü rüyaya giremezsin bir türlü, onu anlaman için aynı rüyayı senin de görmen gerekir. İşte Bursa tam da böyledir. Bursa’ya yolunuz düşerse, görülen ama anlatılmaya kafi olmayan bu rüyayı görecek gözleriniz. Mutlaka gidiniz, beş gün yeterli mi? Cevap hayır. Bir ay yeterli mi, cevap yine aynı. Bir yıl, acaba. En iyisi Bursa’ya yerleşin. Üsküp’lüyseniz kaybedecek bir şeyiniz yok. Usta şair Yahya Kemal’in sözlerini hatırlayalım. “Üsküp ki Şar Dağında devamıydı Bursa’nın”.
Hüsamettin GİNA