ARE YOU TALKING TO ME? BANA MI DİYORSUN?

MK GR EN

Komşu sınırını geçtikten sonra benimle karşılaşan insanların “Yunanlılar” için kalıplaşmış yargıları (stereotipleri)

stereo1

Komşu ülkelerin vatandaşları ile tesadüfen gerçekleşen karşılaşmalarda, gayri resmi toplantılarda belirli bir ulusun üyesi olarak sizin için neler düşündükleri konusunda tam bir sonuç elde edemezsiniz. Ancak yaptıkları yorumlar birbirine benzer ise ortak özellikleri görebilme imkanınız olur. Düşünceler oldukça şaşırtıcı olabiliyor.

Birinci bölüm: Sophia Loren ve Üsküp’teki en lezzetli Yunan yemeği

Gevgeli’deki sınırı ilk kez Yugoslavya döneminde geçtim. Sınır yetkilileri vizemi (Atina’da çıkarılan) kontrol ettiler. Bana, Yunan basketbolcuların Yugoslav basketbolcuları kadar iyi olmadıklarını söyleyip gittiler.

Sınır kapısını geçmek, başka bir ülkeye girme anlamına geliyor. İki ülke arasındaki derin bir siyasi kriz dolayısyla ve özellikle vize verilme sürecini sınırda yapılması (korkunç bişey!)  krizle ilgili sorular yöneceklerini düşünüyordum. Ancak polis memuru pasaportumu kontrol etti ve şunu sordu: “Sofiya?”. Evet dedim. “Sofiya Loren?”. Ne yazık ki hayır cevap verdim. Polis memuru gülümsedi, başka bir soru sormadan vizeyi verdi bende sınırı geçtim. Hiçbirşey tesadüfen değildi. Sınır kapısını geçtiğimde haer zaman aynı soru ile karşılştım.

stereo2

Üsküp’e geldiğimde siyasetin insanlarda ana ilgi konusu olmadığını fark ettim. Genellikle ilk yorumları Yunanistan’da beğendikleri (yada eksikliğini) hissetikleri şeyler hakkında oldu. Ancak  burada ilk sorun ortaya çıktı. Ne için konuştuklarını anlayamadım! İşte birkaç örnek:

а) yorum

Yunanistan’da biz Paralia’ya gidiyoruz ve orada insanların plajda sattıkları lokumadesten (loukoumades) satın alıyoruz.

Paralia yunancada plaj demektir dolayısıyla insanların nereye gittiklerini anlayamıyorum! Lokumades (Loukoumades, geleneksel bal ile kızartılmış hamur topları) yaz aylarında çok popüler olan bir tatlı ancak plajda stıldığını hiçbir zaman görmemişim. Sadece sokaklarda satılmaktadırlar. Sıcak yağda kızartılıyor ve sıcak sıcak satılıyor.

stereo3

Gerçekten neler söylemek istemişler:

Makedonya Yunan bölgeesinde Katerini şehrinde deniz kıyısında Paralia Katerini (biz atinalılar bunu hiç duymadık) isminde bir yerleşim yeri var. İnsanlar her şeti biliyor ve daha fazlasını öğrenmek istiyor. Turistlerin çoğu sınıra yakın, Atina’lıların da doğru dürüst tanımadıkları (yine de bir gün ziyaret etmem gerekiyor) olan Halkidiki yarımadasını, Taşöz adasını ve Leptokariya şehrini ziyaret ediyorlar.  Lokumades kelimesini aslında lokmaya benzer (yağda kızartılmış hamur tatlısı) için kullanıyorlar (Amerikan lokması)…Ancak düşünebiliyormusunuz iki ülke arasında isim sorunu var?!

b) yorum

Vero, “Vero”,  “Melitzano” nerede satın alabiliriz

Vero kelimesi yunancada (resmi olmayan yunanca) “orjinel, gerçek” anlamına gelmektedir, malicano “Melitzano”  ise bebek dilinde patlıcan demeye benzemektedir. Ben ise bilmediğim, lezzetli patlıcanlı yemeğin yapıldığı bazı Yunan restoranı oldğunu düşünmüştüm.

Aslında neler söylemek istemişler:

Veropulos Atina’da oldukça ilgi çekmeyen marketler zinciri, çok popüler olan hazır üretilmiş Akdeniz mezesi “melitzanosalata” (közlenmiş patlıcan) satmaktadır. Bana daha sonra  90’lı yıllarda Üsküp’ün merkezinde açılan ve hızlı bir şekilde popüler olan zincir süpermarket konusunda bilgi verdiler.

stereo4

v) yorum

“Ne, ne, ne, neeee!” (hayır, hayır) diyerek gülüp başlarını “da (evet)” gibi sallıyorlar. Makedon dilinde “Ne (hayır)” yunanca “da (evet)” demek. Bu durumda ben nelerin bu kadar komik olduğunu anlamıyordum.

Aslında neler söylemek istemişler:

“Ne (hayır)”, “Ne (hayır)” demek kötü olan Yunanistan’ın “Da (evet) ile aynı şekilde telaffuz ediliyor. (Not: Türk dilinde aynı sözcük ne anlamına geliyor). Dolayısıyla telefonlara cevap verirken sorunlar yaşıyordum.

Onlarla anlaşabilmem için konsantrasyonumu yüksek tutmak ve ayık kalmam gerekiyordu ( birkaç biradan sonra insan kendi anadilinde konuşmaya başlıyor)

stereo5

Birçok garip şeyler için bilgileri var dolayısıyla bir yunanlının gerçekten şunlar için bilgi toplaması gerekiyor:

Evrovizyon şarkı yarışması!? Yunan temsilcileri hakkında her şeyi biliyorlar, garip olan eski temsilcileri de hatırlıyorlar ( örneğin: “Solfege Lesson”, 1977)

Giro!!! Mükemmel! ( Türk dönerin yunan versiyonu, yağlı domuz etinden yapılıyor)

Taze (canlı) midyeleri yemek: Bunu ​​insanlığa karşı bir suç olarak kabul ediyorlar.

stereo6

Yunanlıların davranış stereotiplerine gelince…Ne yazik ki, kendimiz sahip olduğumuz davranışlarla aynı, özellikle devlet memurları ile ilgili stereotipler.

Tüm bunlar harika bir yunan kelimesi “Avrio” ile özetlenebilir – “Avrio”, “Yarın yine gel” anlamına gelmektedir.

İkinci bölüm: Deniz ürünleri tüketicileri ve din

Yunanistan’a tatile gitmeyi alışkanlık haline getiren Eski Yugoslavya devleti vatandaşlarının aksine Türkler de son zamanlarda kitlesel bir şekilde ziyaret etmeye başladı. Yunanlar da aynı şekilde uzun zamandır Türkiye’yi ziyaret ediyor dolayısyla onlarda şu ana kadar evsahibi olarak çok fazla deneyimi olmamış.

Tabii ki tüm bunları hatırlamak için bana zaman gerekiyordu, aslında soru yağmuruna tutulduğumda düşünmeye başladım.

Neden binlerce kiliseyi ziyaret etmiyorsun?

Meryem Ana ve St John kilisesini ziyaret etmek ister misiniz?

İşte o kilisi…İşte diğer kilise…

Şimdiye kadar Ekümenik Patrikhaneyi ziyaret etmediniz?

Bu kilisenin suyu kutsaldır!

Tamam, kısmen dini yapıların ziyaretine gidiyoruz…ancak dürüst olmamız gerekiyorsa normal bir tursit Türkiye’de en çok a) alışveriş ve b) yemeklere ilgi göstermektedir. Sıralama her zaman aynı olmuyor.

Turistik bölgelerdeki satıcı ve yerel sakinler bu durumu doğal olarak anladılar ve herkez yunan turislerin genel taleplerini biliyor.

Bu çanta orjinel sahte!

Mariya! Mariya! Deri ceketler!

Burada mükemmel halılar üretmektedir…burada mükemmel halılar satılmaktadır…

Burası daha önce han, konakmış şimdi ise güzel antikalar bulabilirsiniz..

Öte yandan ise Türkler Yunanlıların türk yemeklerine, ünlü kebaplara, çeşitli makarnalara ve mezelere hasta olduklarını anlamakta güçlük çekiyorlar. Türk rakısı kendi mezelerine mükemmel bir şekilde uymaktadır, bu kadar! Neden hep sorun teşkil edecek bir şeyler olduğu konusunda takıntıları var, örneğin:

Neden bizim baklavanın daha iyi olduğunu düşünüyoruz?

Neden bizim uzonun onların rakısından daha iyi olduğunu düşünüyoruz?

stereo7

İki halk arasında bilgi alış verişi eksikliği yüzünden Yunanistan için geçmişe ait bir resmin oluşmasına yol açmaktadır, dolayısıyla şunları sormalısınız:

Georgios Dalaris (ünlü buzuki sanatçısı, eskisi gibi çok popüler değil)

Dans ederken tabakları kırmak ( uzun yıllardır Yunanistan’da yasaklı bir uygulama)

Deniz ürünleri yiyen ancak etten kaçınan insanlar (geleneksel yemek, çağdaş kentesel toplumda terk edilmiş)

Buna ek olarak Yunan isimlerinin teleffuzu konusunda zorluklar var. İsmim Sophia Loren gibi telaffüz ediliyor ( vurgu son hecelerde Sofiya) ( örnek rastgele alınmıştır!), ancak hepsi bana Sofiya (vurgu ilk hecede) diye hitap ediyorlar, Bulgaristan’ın başkentini telaffüz ettikleri gibi. Tahminlerime göre bundan dolayı satıcılar müşteri çekmek için “Mariya” ve “Bacanak” şeklinde bağırıyorlar . ( bu sözü herkez bir tür akrabalık için kullanıyor!)

stereo8

Neyse ki turistik yerlerini ziyaret eden çok sayıda insan modern Yunanistan görüntüsünü alabiliyorlar.  Osmanlı döneminin özelliklerine ilgi göstereceklerini tahmin ediyordum, ancak yanıldım:

Meteora Manastırları!

Köylerde Bogorodica bayramı kutlamaları!

Buzuki tavernaları!

Ahtapot! Süper!

stereo9

Ancak doğru ve doğrulanmış olan ve her zaman şaşırtmayı başaran bir şey var:

Yunanlılar kahvaltıda büyük bir bardakta soğuk kahve içiyorlar! 

stereo10

Sonuç çok bariz….İnsanları bizzat tanımak ve her milletin kalıplaşmış gerçeklerin (stereotiplerin) olup olmadığını keşfetmek için en iyi yol parmaklıkları atlamak ve ülkeyi ziyaret etmek.

Sophia Nikolaou

Yorumlar